1. Haberler
  2. Vatan
  3. Irak’ta Yeni Kriz: Arap-Kürt Gerilimi ve Musul-Bağdat Patlamaları

Irak’ta Yeni Kriz: Arap-Kürt Gerilimi ve Musul-Bağdat Patlamaları

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Irak’ta Yeni Kriz: Arap-Kürt Gerilimi ve Musul-Bağdat Patlamaları

Kırmızı Hat programında bu hafta, Irak’ta yeniden alevlenen etnik gerilimleri ve Musul ile Bağdat’taki bombalı saldırıları ele alıyoruz. Amerikan ordusunun şehirlerdeki kontrolü Irak güçlerine devretmesiyle başlayan süreç, 2003’teki işgalin açtığı Pandora’nın kutusunu bir kez daha ortaya çıkardı. Arap-Kürt gerilimi, Şii ve Türkmen hedeflerine yönelik saldırılar, Kerkük’teki petrol kavgaları ve etnik çeşitliliğin çatışma potansiyeli, bölgedeki kaosu derinleştiriyor. Osmanlı’dan İngiliz mandasına, Saddam rejiminden Amerikan işgaline kadar uzanan tarihsel süreçte, Irak’ın kırmızı hatlarını detaylı bir şekilde inceliyoruz.


Musul ve Bağdat’ta Bombalı Saldırılar: Yeni Krizin Başlangıcı

2009’un yaz aylarında Irak, Musul ve Bağdat’taki bombalı saldırılarla sarsıldı. 18 Temmuz’da Telluce yakınlarında yol kenarına yerleştirilen bir bomba, Amerikalılarla iş birliği yapan Sünni bir aşiret reisini hedef aldı; 3 kişi öldü. 22 Temmuz’da Diyala’da İranlı Şii hacıların bulunduğu otobüse düzenlenen saldırıda 5 kişi hayatını kaybetti. 7 Ağustos’ta Musul’da bir cami önünde patlayan bomba, Şii ve Türkmen cemaatten 30 kişiyi öldürdü. Aynı gün Bağdat’ta Kerbela’dan dönen Şiileri hedef alan bir patlama 6 can aldı. 10 Ağustos’ta Musul ve Bağdat’ta ikişer patlama 41 kişinin ölümüne neden oldu. 12 Ağustos’ta Musul’daki bir başka patlamada 17 kişi yaşamını yitirdi. 19 Ağustos’ta Bağdat’ın Yeşil Bölgesi’nde, hükümet binaları ve diplomatik temsilciliklerin önünde gerçekleşen 5 patlama, 100 kişinin ölümüne yol açtı. Bu saldırılar, Irak’ın güvenlik durumunun kırılganlığını ve etnik gerilimlerin şiddete dönüşme potansiyelini gözler önüne serdi.


Arap-Kürt Gerilimi: Yeni Bir Çatışma Alanı

Irak’ta 2009’da öne çıkan kriz, Arap-Kürt gerilimi olarak adlandırılıyor. Amerikan ordusunun şehirlerden çekilip kontrolü Irak güçlerine bırakması, etnik çatışmaları tetikledi. Musul ve Bağdat’taki patlamalar, özellikle Şii ve Türkmenleri hedef aldı. Kuzeydeki bölgesel Kürt yönetimi, 25 Temmuz’daki seçimlerde 18 yıllık ezberi bozarak muhalefet kavramıyla tanıştı; Değişim Hareketi, 111 sandalyeli parlamentoda 22 sandalye kazandı. Ancak bu gelişme, Kürtlerin merkezi yönetimle ilişkilerini güçlendirse de, Araplarla gerilimi artırdı. Musul’da El Kaide’nin artan etkinliği ve Sünni Arapların desteği, Şii ve Türkmenlere yönelik saldırıları körükledi. Araplar ve Türkmenler, Kürtlerin kuzeyi tamamen ele geçirme çabalarından endişeli; bu gerilim, iç savaş boyutuna ulaşma riski taşıyor.


Kerkük’te Petrol ve Nüfus Krizi: Etnik Gerilimin Merkezi

Kerkük, Irak’ın en tartışmalı bölgelerinden biri. 17 Ağustos’ta Kerkük ve Ninova’da yapılması planlanan nüfus sayımı, etnik gerginlikler nedeniyle süresiz ertelendi. Türkmenler ve Araplar, Kürtlerin bölgedeki nüfus yapısını değiştirdiğini iddia ediyor. 1970’lerden itibaren Saddam rejimi, Kürt ve Türkmenleri bölgeden çıkararak Arapları yerleştirdi; 250 bin Kürt göçe zorlandı, yarısı geri döndü. Ancak 2003 sonrası Kürt göçü, Kerkük’ün demografisini değiştirdi. 6 yıl önce 800 bin olan nüfus, 2009’da seçmen sayısının 800 bine ulaşması, bu değişimi gözler önüne seriyor. Türkmenler, “Kerkük’ün altyapısı bu nüfusa yetmiyor,” diyor. Petrol gelirlerinin %17’si kuzeye giderken, Kerkük’teki Türkmenler ve Araplar bu dağılımı adil bulmuyor. Kerkük’ün merkezi yönetime bağlanması için Türkmen ve Araplar ittifak kurdu; ancak Kürtler, petrol gelirlerini ve bölgeyi kontrol etme konusunda ısrarcı.


Irak’ın Tarihsel Gerilimleri: Osmanlı’dan İşgale

Irak’taki etnik gerilimlerin kökeni, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerine uzanıyor. 400 yıl boyunca mutasarrıflık sistemiyle adil bir yönetim sağlanan bölgede, ciddi çatışmalar yaşanmadı. Ancak 19. yüzyıl sonlarında İngilizler, Arap milliyetçiliğini körükleyerek Osmanlı’dan kopuşu tetikledi. 1920’lerde İngiliz mandası altında başlayan isyanlar, Şiiler ve Kürtler tarafından bastırıldı. Saddam Hüseyin’in 1979’dan itibaren uyguladığı baskıcı rejim, Şiileri dışladı, Kürtleri ve Türkmenleri Araplaştırma politikalarıyla hedef aldı. Halepçe’de yüzlerce Kürt katledildi; Türkmenler de benzer katliamlara maruz kaldı. 2003’teki Amerikan işgali, Pandora’nın kutusunu açtı; on yıllardır bastırılan etnik ve mezhepsel gerilimler su yüzüne çıktı. İşgal sonrası Şiiler silaha sarıldı, Sünniler iktidar kaybıyla kaosa sürüklendi, Kürtler ise kuzeyde özerk bir yapı kurdu.


Mezhep ve Etnik Çeşitlilik: Orta Doğu’nun Gerçeği

Orta Doğu, Müslüman, Hristiyan, Sünni, Şii, Maruni, Süryani, Türkmen, Kürt ve Arap gibi farklı kimliklerin bir arada yaşadığı bir coğrafya. Ancak Batı’nın “kültürel zenginlik” olarak tanımladığı bu çeşitlilik, bölgede çatışmanın ana unsuru oldu. Osmanlı’nın adil yönetimi, bu çeşitliliği bir arada tutmayı başarsa da, İngiliz ve Amerikan müdahaleleri gerilimleri artırdı. Yugoslavya’da Tito’nun ölümüyle Sırp, Hırvat ve Arnavut kimlikleri çatışmaya dönüştü; benzer bir kaos Irak’ta da yaşanıyor. Afganistan’da Peştun, Beluç ve Pencabi gruplar, İngiliz ve Sovyet işgallerine karşı birleşse de, aşiretler arası kan davaları bölgeyi Orta Çağ karanlığına sürükledi. Irak’ta da Sünni-Şii gerilimi, Arap-Kürt çatışması ve Türkmenlerin tepkisi, kaosu derinleştiriyor.


Siyasi Dengeler ve Güç Mücadelesi: Şii, Sünni ve Kürt Dinamikleri

Irak’taki siyasi dengeler, etnik ve mezhepsel bölünmelerle karmaşık bir yapı sergiliyor. Şiiler, nüfusun çoğunluğunu oluşturmasına rağmen on yıllardır dışlanmış; 2003 sonrası Sad Grubu ve Mehdi Ordusu gibi milis güçleri kurarak İran desteğiyle güç kazandı. Sünniler, Saddam döneminde yönetici konumdayken, işgal sonrası güç kaybına uğradı ve politik bir kimlik oluşturamadı. Kürtler, işgal sonrası merkezi otoriteden ayrı bir yönetim kurarak petrol gelirlerinden en büyük payı aldı. Ancak 2009 seçimlerinde Değişim Hareketi’nin çıkışı, Kürt yönetiminde aşiret geleneğini sarstı. Araplar ve Şiiler, merkezi bir yönetim isterken, Kürtler özerk yapıyı korumaya çalışıyor. Bu güç mücadelesi, silahlı çatışma potansiyelini artırıyor.


Erbil ve Süleymaniye: Güvenli Bölgeler ve Ekonomik Kalkınma

Irak’ın kuzeyindeki Erbil ve Süleymaniye, ülkenin en güvenli şehirleri. Peşmerge güçleri, diğer grupların aksine kent güvenliğine odaklandı; bu da Erbil’i intihar saldırılarından uzak bir bölge haline getirdi. Türk firmalarının yaptığı inşaatlar ve çevre düzenlemeleri, Erbil’in gelişiminde önemli rol oynadı. Bölgesel Kürt yönetimi, Bağdat’tan bağımsız kararlar alarak yabancı yatırımcıları çekti. Erbil’deki bir yetkili, “Parayı etkili kullanıyoruz, güvenlik sağlıyoruz ve bürokrasiyi aştık,” diyor. Ancak Musul ve Kerkük’teki gerilimlerin Erbil’e sıçrama riski yüksek; Araplar ve Türkmenler, Kürtlerin ekonomik kalkınmasına tepkili.


Nuri el Maliki’nin Ziyareti: Merkezi Yönetim ve Kürtler Arasında Uzlaşma

Irak Başbakanı Nuri el Maliki, 2 Ağustos 2009’da Süleymaniye’ye giderek bölgesel Kürt yönetimiyle görüştü. Maliki, daha önce kuzeye hiç gitmemiş ve Mesut Barzani ile basın yoluyla sert tartışmalara girmişti. Görüşme, merkezi yönetimle Kürtler arasında iş birliği mesajı verse de, Maliki’nin Sünni ve Şii Arap milliyetçilerinden aldığı desteği riske attı. Ziyaretin, Amerikan ordusunun baskısıyla yapıldığı iddiası, Arap-Kürt geriliminin ciddiyetini ortaya koyuyor. Anayasanın 140. maddesi, Kerkük, tartışmalı bölgeler ve petrol yasası gibi konularda uzlaşmazlık sürüyor; bu da gerilimi artırıyor.


Türkiye’nin Rolü: Bölgede Ara Buluculuk

Türkiye, Irak’taki etnik gerilimlerin çözümünde önemli bir rol oynayabilir. 11 Ağustos 2009’da Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun bölgeye ziyareti ve Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık el Haşimi ile görüşmesi, bu potansiyeli gösterdi. Açıklamalarda, Türkiye’nin çabalarının Irak’taki etnik ve dini grupların kardeşçe bir arada yaşamasına yönelik olduğu vurgulandı. Türkiye, Filistin-İsrail ve Suriye arasında ara buluculuk görevleriyle kazandığı deneyimi, Irak’ta da kullanabilir. Ancak bölgedeki kaosun derinliği, bu çabaları zorlaştırıyor.


Sonuç: Irak’ın Kırmızı Hatları ve Gelecek Riskleri

Irak, 2009’da Musul ve Bağdat’taki patlamalarla yeniden dünya gündemine oturdu. Arap-Kürt gerilimi, Şii ve Türkmenlere yönelik saldırılar, Kerkük’teki petrol kavgaları ve etnik çeşitliliğin çatışma potansiyeli, bölgedeki kaosu artırıyor. Amerikan ordusunun 2010’da tamamen çekilmesi zor görünse de, şehirlerden çekilmesi gerilimleri tırmandırdı. Sokaktaki halk, “Araplar, Kürtler, Türkmenler ve Hristiyanlar arasında sorun yok,” dese de, siyasilerin ve dış güçlerin körüklediği gerilim, iç savaş riskini artırıyor. Irak’ın kırmızı hatları, bölgenin geleceğini şekillendirecek.


Anahtar Kelimeler

ArapKürtGerilimi, MusulPatlamaları, BağdatSaldırıları, KerkükPetrol, EtnikÇatışma, ŞiiTürkmen, Amerikanİşgali, SaddamRejimi, ErbilGüvenlik, NuriElMaliki

Irak’ta Yeni Kriz: Arap-Kürt Gerilimi ve Musul-Bağdat Patlamaları
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.
Bizi Takip Edin