1. Haberler
  2. Vatan
  3. Pakistan’da Radikalizm ve Güvenlik Krizi: Taliban Tehdidi ve Sınır Bölgelerindeki Kaos

Pakistan’da Radikalizm ve Güvenlik Krizi: Taliban Tehdidi ve Sınır Bölgelerindeki Kaos

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Pakistan’da Radikalizm ve Güvenlik Krizi: Taliban Tehdidi ve Sınır Bölgelerindeki Kaos

Kırmızı Hat programında bu hafta, Pakistan’ın kuzeybatı sınır eyaletinde radikalizm tehdidi ve güvenlik kaygıları arasında sıkışıp kalan bir bölgeyi ele alıyoruz. Taliban’ın yeniden örgütlenmesi, Sivat Vadisi’nde yaşanan insani kriz, Amerikan insansız uçaklarının saldırıları ve Pakistan ordusunun operasyonları, bölgedeki çatışmaları derinleştiriyor. Afganistan’daki savaşın Pakistan’a sıçraması, etnik çeşitlilik ve nükleer silahlara sahip bir ülkenin istikrarsızlaşma riski, tüm dünyayı endişelendiriyor. Pakistan’ın kırmızı hatlarını detaylı bir şekilde inceliyoruz.


Washington’daki Üçlü Görüşmeler: Ortak Düşmana Karşı Koordinasyon

Washington’da yapılan üçlü görüşmeler, ABD, Pakistan ve Afganistan arasındaki işbirliğini güçlendirmeyi hedefledi. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın “Ortak bir düşmanımız var” sözleri, Bush döneminden Obama yönetimine devrolan bir söylemi yansıtsa da, görüşmelerden çıkan sonuçlar yeni bir perspektif sunmadı. Ortak düşman olarak görülen Taliban’a karşı mücadelenin koordineli bir şekilde yürütülmesi gerektiği vurgulandı. Ancak Obama’nın Afganistan’a 17,000 asker gönderme kararı ve Amerikan insansız uçaklarının Pakistan’ın kuzeyindeki köylere düzenlediği saldırılar, bölgede şüpheyle karşılandı. Sekiz yıllık askeri yöntemlerin sorunları çözmediği, aksine derinleştirdiği bir gerçek olarak öne çıkıyor.


Pakistan’da Radikalizm Korkusu: Taliban’ın Yeni Hedefi

Batı basını, Pakistan’ın radikalizme kaymasından endişe duyuyor. Taliban, Afganistan’daki yapısına benzer bir şekilde Pakistan’ı tehdit etmeye başladı. Özellikle Sivat Vadisi’nde yaşananlar, stratejik bir sorundan çok insani bir krize dönüşme riski taşıyor. Obama yönetimi, ılımlı Taliban liderleriyle görüşmeye açık olduğunu belirtse de, bu yaklaşım bölgedeki gerilimi azaltmaya yetmedi. Pakistan, Afganistan ile kardeşlik vurgusu yaparken, Taliban’ın faaliyetleri ve Amerikan müdahaleleri, ülkeyi savaşın içine çekiyor. Batı dünyası, Pakistan’ın istikrarsızlaşmasının küresel sonuçlarından korkuyor.


Kuzeybatı Sınır Eyaleti: Otoritesizliğin Merkezi

Pakistan’ın Kuzeybatı Sınır Eyaleti, otoritesizliğin ve etnik sıkıntıların merkezi haline geldi. İngiliz sömürge döneminde Afganistan sınırı olan bu bölge, Peşaver’den 60 km içeride İngiliz ordusunu durdurmuştu. 1947’de bağımsızlık kazanıldığında, eyalet Pakistan’ın dört eyaletinden biri oldu ve yerel yönetim aşiretlere bırakıldı. Ancak bu yapı, patlamaya hazır bir bomba gibiydi. Eyalet, Federal Yönetim Altındaki Aşiret Alanları (FATA) ve bölgesel yönetim altındaki alanlar olarak ikiye bölündü. Muhammed Ali Cinnah’ın eşitlik ve kardeşlik ilkeleri, küçük sorunlar dışında bölgeyi barış içinde tutsa da, etnik çeşitlilik ve aşiretler arası kan davaları, istikrarı tehdit eden temel unsurlar oldu.


Medreselerin Dönüşümü: Taliban’ın Kökeni

Kuzeybatı Sınır Eyaleti’nde 100 yıl önce İslami ilimler öğretmek için kurulan medreseler, bölgenin dini ve sosyal yapısında önemli bir rol oynadı. İngiliz sömürgeciliğine ve Hinduizme karşı İslam’ı öğreten bu medreseler, zamanla saygınlık kazandı. Ancak 1980’lerde ciddi bir dönüşüm geçirdi. Ziyaülhak döneminde medrese öğrencilerine silahlı kuvvetlerde görev alma imkanı tanındı, dış yardımlarla medreseler ücretsiz hale getirildi ve Federal Şeriat Mahkemesi’ne atama yetkisi verildi. 1979’daki Sovyet işgaliyle medreseler, CIA desteğiyle cihat merkezlerine dönüştü. Suudi kökenli Vahabi militanizminin desteklenmesi, medreseleri radikalleşmenin merkezi haline getirdi.


Sovyet İşgali ve Taliban’ın Doğuşu

1979’da Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgali, bölgedeki dengeleri değiştirdi. ABD ve Batı, medreseleri birer kışla haline getirerek Taliban’ı Sovyetlere karşı bir silah olarak kullandı. Taliban, medrese öğrencisi anlamına gelen “talip” kelimesinin çoğulu olarak ortaya çıktı. Sovyet işgaline karşı cihat, dini motiflerle desteklenerek bölge insanını donattı. Sovyetler sonunda kaybetti; zırhlı araçlarının kalıntıları, 25 yıldır Afganistan’da birer anıt gibi duruyor. Ancak ABD, bölgenin gerçeklerini göz ardı ederek çekildi. Savaşın psikolojik ve sosyal etkileri, suç oranlarını artırdı; adam kaçırma, tecavüz ve uyuşturucu ticareti günlük hayatın parçası haline geldi.


Taliban’ın Yükselişi ve Radikalleşmesi

Taliban, savaş sonrası kaos ortamını iyi kullanarak Afganistan’da yönetimi ele geçirdi. Başlangıçta suç oranlarını azaltıp sükuneti sağlaması halk tarafından desteklense de, zamanla radikalleşti. Orta Çağ karanlığına doğru ilerleyen bir yönetim tarzı benimseyen Taliban, halkın memnuniyetini korkuya dönüştürdü. Sovyet işgalinden sonra mücahit grupları arasında başlayan iktidar kavgaları, Taliban’ı topyekün bir harekete dönüştürdü. “Kardeş kanı dökülmesine karşıyız” söylemine rağmen Taliban, çatışmalarda taraf oldu ve kardeş kanı akıtmaya başladı. Pakistan ve ABD’den aldığı destek, radikal İslam yorumuna geçişle yerini “ortak düşman” tanımlamasına bıraktı.


11 Eylül ve Yeni Düşman: Taliban ve El Kaide

11 Eylül sonrası ABD, yeni düşmanını Taliban ve El Kaide olarak belirledi. 7 Ekim 2001’de Afganistan operasyonu başladı ve Taliban yönetimi bir ayda devrildi. El Kaide unsurlarının temizlendiği açıklandı, ancak bu sadece bir yanılsamaydı. Hamid Karzai liderliğinde yeni bir yönetim kuruldu, ancak etnik dengeler gözetilmedi. Peştunlar, Pencaplar ve Beluçiler gibi grupların yaşadığı bölgede Karzai, Batı’nın kuklası olarak algılandı. 2005’ten itibaren Taliban yeniden silaha sarıldı, El Kaide eylemlerini artırdı ve tehdit büyümeye başladı. Taliban’ın Pakistan’daki medreselerde yeniden örgütlenebileceği öngörülmedi.


Pakistan’ın Stratejik Önemi: Nükleer Güç ve Etnik Yapı

Pakistan, dünyanın en büyük İslam ülkelerinden biri ve nükleer silaha sahip tek İslam ülkesi. Bu durum, Batı dünyası ve İsrail için bir meydan okuma. Ayrıca Hindistan’ın da nükleer silaha sahip olması, iki ülke arasında bir savaşın felakete yol açabileceği endişesini doğuruyor. Batı, Pakistan’ın istikrarsızlaşmasının Taliban ve El Kaide’nin nükleer silahlara erişmesine yol açmasından korkuyor. Afganistan’da yabancı güçlerin başarısızlığı, Pakistan’ın desteğini hayati hale getiriyor. ABD, Müslüman dünyadaki etkisini artırmak ve bölgedeki stratejik konumunu güçlendirmek için Pakistan’a ihtiyaç duyuyor.


Sivat Vadisi’nde İnsani Kriz: Taliban ve Ordu Arasında Sıkışan Siviller

Sivat Vadisi, Taliban’ın yeniden örgütlendiği ve Pakistan ordusunun yoğun operasyonlar düzenlediği bir bölge. 2008’de yerel yönetim, Taliban militanlarına silah bırakmaları karşılığında Şeriat yasalarını uygulama hakkı verdi. Ancak militanlar, kız okullarını ateşe verdi, kadınlara saldırdı ve sosyal yaşamı tehdit etti. 2009 Nisan’ında Zerdari döneminde yapılan benzer bir anlaşma da bozuldu. Pakistan ordusunun sert müdahalesi, 1947’den bu yana en büyük iç göç dalgasını başlattı. Çatışmalardan kaçan sivillerin sayısı yüz binlere ulaştı. Siviller, hem Taliban’ın zulmünden hem de ordunun operasyonlarından kaçarak kamplara sığındı.


Lal Mescidi Olayları: Radikalizmin Başkentteki Yansıması

İslamabad’daki Lal Mescidi, radikalizmin başkente sıçradığının göstergesi oldu. Mescit üyeleri, kendi ahlak polisini ve Şeriat mahkemelerini kurarak Pervez Müşerref yönetimine karşı bir gölge devlet oluşturdu. Mescidin imamı Abdülaziz’in, Pakistan ordusunun kabile bölgelerindeki operasyonlarını eleştiren fetvası, büyük bir krize yol açtı. 2007’deki operasyon 105 kişinin hayatına mal oldu ve intihar saldırıları arttı. Veziristan ve Sivat gibi bölgelerde asker ve polislerin bir kısmı Taliban’a teslim oldu. Lal Mescidi olayları, radikalizmi ve tepkileri hızlandıran bir dönüm noktası oldu.


Pakistan Ordusu ve Amerikan Politikaları: Tepkiler ve İmaj Sorunu

Pervez Müşerref dönemi, Amerikan politikalarına destek veren bir yönetimle başladı. Ancak 2005’ten sonra Taliban’ın faaliyetlerinin artması, Müşerref’in yetersizliği olarak görüldü. Amerikan insansız uçaklarının kuzeydeki köylere düzenlediği saldırılar, masum sivillerin ölümüne yol açtı ve ABD’nin bölgedeki imajını zedeledi. Pakistan ordusu da operasyonlarını yoğunlaştırdı, ancak bu durum halkta büyük bir tepki yarattı. Siviller, “Amerika parayı kendi insanını öldürmek için veriyor” diyerek hükümete öfke duydu. Pakistan’ın militarizme kaydığına dair iddialar artsa da, halk çatışmaların sona ermesini ve barışın sağlanmasını istiyor.


Yerinden Edilenlerin Kampları: İnsani Krizin Boyutları

Sivat ve Veziristan’daki çatışmalardan kaçanlar, yerinden edilenler kamplarına sığınıyor. Peşaver’e 30 km mesafedeki Mardana’da kurulan kamplar, 3 bine yakın kişiyi barındırıyor. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ve Kızılhaç’a göre, Şeyhzat Kampı en hijyenik kamp olarak tanımlansa da, koşullar yetersiz. Gıda, su ve ilaç eksikliği, dizanteri ve ishal gibi hastalıkların yayılmasına yol açıyor. Celal Ağa Kampı’nda ise 14 bin kişi umutsuz bir şekilde barınıyor. Siviller, hem Taliban’ın hem de ordunun saldırılarının durmasını istiyor. Kamplara ulaşanlar, çağ dışı yollarla 200 km’lik mesafeyi kat ederken, sığındıkları yerlerde sosyal sorunlarla mücadele ediyor.


Pakistan’ın Birliği ve Küresel Endişeler

Pakistan, dört farklı etnik grubun yaşadığı bir ülke ve dünya, bu etnik yapının bozulmasından endişe duyuyor. Nükleer güce sahip tek İslam ülkesi olan Pakistan’ın istikrarsızlaşması, küresel bir tehdit olarak görülüyor. Taliban ve El Kaide’nin nükleer silahlara erişme ihtimali, Batı’yı alarma geçiriyor. Siviller, “Taliban başımızı kesiyor, ordu bombalarla öldürüyor, nereye kaçalım?” diyerek yaşadıkları çaresizliği dile getiriyor. Pakistan’ın birliği, sadece ülke için değil, tüm dünya için büyük bir önem taşıyor. Bölgedeki insani kriz ve stratejik riskler, uluslararası toplumun dikkatini çekiyor.


Anahtar Kelimeler

PakistanKrizi, TalibanTehdidi, SivatVadisi, KuzeybatıSınır, AmerikanSaldırıları, MedreseDönüşümü, LalMescidi, İnsaniKriz, NükleerTehlike, YerindenEdilenler

Pakistan’da Radikalizm ve Güvenlik Krizi: Taliban Tehdidi ve Sınır Bölgelerindeki Kaos
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.
Bizi Takip Edin