Terörün Küresel Tarihi: Modern Dünyanın Çözülemeyen Sorunu
Kırmızı Hat programında bu hafta, modern dünyanın en büyük ve çözülemeyen sorunu olan terörü ele alıyoruz. Korkutma ve yıldırma yoluyla insanlara düşünce veya davranış dayatan terör, 20. yüzyılda uluslararası siyaseti şekillendirdi. Filistin’deki King David Oteli saldırısından Münih Olimpiyatları katliamına, IRA ve ETA’nın bağımsızlık mücadelelerinden El Kaide’nin 11 Eylül saldırılarına kadar, terörün etnik, dini ve ideolojik boyutlarını detaylı bir şekilde inceliyoruz. Güçlü ülkelerin “terör” tanımını çıkarlarına göre şekillendirdiği bu karmaşık süreçte, masum insanlar en büyük bedeli ödedi. Terörün kırmızı hatlarını derinlemesine analiz ediyoruz.
Terörün Tanımı ve Modern Dünyadaki Yeri
Terör, korkutma ve yıldırma yoluyla insanlara belirli bir düşünce veya davranışı kabul ettirme eylemi olarak tanımlanıyor. Modern dünyanın en büyük ve çözülemeyen sorunu olarak görülen terör, büyüyen ekonomiler, sanayileşme, iletişim ve teknolojiden yararlanarak 20. yüzyılda uluslararası siyaseti etkiledi ve yön verdi. Etnik, dini veya ideolojik temelli görünse de, terörü şekillendiren asıl unsur çıkarlar oldu. Güçlü ülkeler, terörü kendi çıkarlarına göre ya “terör” olarak niteliyor ya da “Kurtuluş mücadelesi” ve “özgürlük savaşı” gibi ifadelerle meşrulaştırıyor. ABD eski Başkanı George W. Bush’un “Ya bizdensiniz ya da teröristsiniz” tanımlaması, bu yaklaşımın en çarpıcı örneğiydi ve uluslararası terörü daha karmaşık bir hale getirdi.
King David Oteli Saldırısı: Modern Terörün İlk Büyük Eylemi
22 Temmuz 1946’da Kudüs’teki King David Oteli, Filistin’deki İngiliz manda yönetimine karşı düzenlenen bombalı saldırıyla sarsıldı. İngilizlerin karargah olarak kullandığı otelde gerçekleşen patlama, 91 kişinin ölümüne ve 46 kişinin yaralanmasına neden oldu. Modern zamanların ilk büyük terör eylemi olarak görülen saldırının ardında Yahudi örgütü Irgun vardı. Irgun, lideri Menachem Begin önderliğinde, İngilizleri Filistin’den çıkarmak ve İsrail devletini kurmak için bu eylemi düzenledi. Örgüt, saldırı öncesi telefonla uyarı yaptığını iddia etse de İngilizler bunu reddetti. Irgun ve bir diğer yeraltı örgütü Stern, bomba yüklü araçlar ve mayınlarla İngilizlere baskıyı artırdı. 1947’de Birleşmiş Milletler’e başvuran İngiltere, bölgeden çekildi; bu, İsrail devletinin kurulmasının yolunu açtı.
İsrail’in Kuruluşu ve Filistin Direnişi: Terörün Yeni Boyutu
İsrail, 1948’de Filistin topraklarında kuruldu; ancak bu, yerleşenle yerinden edilen arasında bugüne kadar süren çatışmaları tetikledi. Kuruluşun hemen ardından Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak orduları İsrail’e saldırdı. 1956’da Mısır’da Cemal Abdülnasır’ın iktidara gelmesi, Arap milliyetçiliğini canlandırdı. Nasır’ın Süveyş Kanalı’nı millileştirmesi, Fransızlar ve İngilizlerin İsrail’i de yanlarına alarak Mısır’a savaş açmasına neden oldu. Süveyş Savaşı, Mısır için askeri bir yenilgi, ancak siyasi bir zafer oldu; çünkü kanalın kontrolü Mısır’a geçti. 1958’de Yaser Arafat, sürgündeki Filistinlilerle El Fetih’i kurdu ve Filistin’in kurtuluşu için silahlı mücadeleye başladı. 1964’te Arap Birliği’nin desteğiyle Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) kuruldu; Yaser Arafat, 1968’deki El Karameh direnişiyle Filistinlilerin umudu haline geldi.
Filistin Terörünün Yükselişi: Uçak Kaçırmalar ve Münih Katliamı
1970’lerde Filistin Kurtuluş Örgütü, İsrail’e karşı uçak kaçırma, rehin alma ve sivillere yönelik eylemlere yöneldi. 15 Eylül 1970’te George Habbaş’ın liderliğindeki Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, 5 uçağı kaçırdı; üçünü Ürdün’de havaya uçurdu. Yaser Arafat, bu eylemleri kınayarak örgütün imajını korumaya çalıştı. Ancak 5 Eylül 1972’de Münih Olimpiyatları’nda Kara Eylül örgütü, 11 İsrailli sporcuyu rehin aldı. Teröristler, 234 Filistinli tutuklu ve Alman terörist liderlerin serbest bırakılmasını talep etti. İsrail’in müzakereyi reddetmesi üzerine havaalanında yapılan operasyonda 9 rehine öldürüldü; 5 terörist öldürüldü, üçü yakalandı. İsrail, Kara Eylül’e misilleme olarak 11 Filistinliyi öldürdü; bu operasyon hâlâ tartışılıyor. 1976’da Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Tel Aviv-Paris uçağını Uganda’ya kaçırdı; ancak İsrail’in Entebbe Operasyonu’yla 100 rehine kurtarıldı.
Lübnan İç Savaşı ve Sabra-Şatilla Katliamı: Terörün Trajedisi
1970’lerde FKÖ’nün Lübnan’a taşınması, ülkeyi çatışmanın merkezi haline getirdi. 1975’te Lübnan iç savaşı patlak verdi; Hristiyan Falangistler, Müslümanlar ve Filistinliler arasında kanlı çatışmalar yaşandı. 1982’de İsrail, FKÖ’yü Lübnan’dan çıkarmak için Beyrut’a kadar ilerledi. Dönemin Savunma Bakanı Ariel Şaron’un liderliğindeki operasyon, büyük bir trajediye yol açtı. FKÖ milisleri çekilince Filistin mülteci kampları savunmasız kaldı. Hristiyan Falangistler, Sabra ve Şatilla kamplarında tarihin en kanlı katliamlarından birini gerçekleştirdi; İsrail ise katliamı durdurmak için hiçbir çaba göstermedi. Şaron, “Beyrut Kasabı” lakabını aldı ve görevinden alındı; ancak 20 yıl sonra başbakan oldu.
İntifada ve Hamas’ın Yükselişi: Filistin Direnişinin Yeni Yüzü
1987’de Gazze Şeridi’nde başlayan Birinci İntifada, Filistin direnişini sokağa taşıdı. Sapanlı çocuklar, İsrail tanklarına karşı sembol oldu; grevler, boykotlar ve barikatlarla direniş Batı Şeria’ya yayıldı. 1988’de FKÖ, bağımsız Filistin devletini ilan etti ve iki devletli çözümü kabul etti. Yaser Arafat, terörü reddederek diplomasiye yöneldi; 1994’te Gazze’ye döndü. Ancak bu dönemde Şeyh Ahmet Yasin liderliğinde kurulan Hamas, El Fetih’in bıraktığı boşluğu doldurdu. 2000’de Ariel Şaron’un Mescid-i Aksa’ya girmesi, El Aksa İntifadası’nı tetikledi. 12 yaşındaki Muhammed’in İsrail askerlerinin kurşunlarıyla ölmesi, intifadanın simgesi oldu. Hamas ve İslami Cihad, intihar saldırılarıyla İsrail’e zarar verdi; ancak bu, barış çabalarını baltaladı.
IRA ve Kuzey İrlanda Mücadelesi: Bağımsızlık İçin Terör
İngiliz egemenliğine karşı İrlanda’da kurulan IRA (İrlanda Cumhuriyet Ordusu), bağımsızlık mücadelesini teröre dönüştürdü. 1916’daki Dublin ayaklanması, İngiltere’nin sert müdahalesiyle bastırıldı; liderler idam edildi. 1921’de Güney İrlanda bağımsızlığını kazandı, ancak Kuzey İrlanda İngiltere’ye bağlı kaldı. IRA, Kuzey’i birleştirmek için silahlı mücadeleye başladı. 1972’de Kanlı Pazar’da İngiliz askerlerinin 14 Katoliği öldürmesi, IRA’ya katılımı artırdı. 1984’te Brighton’daki Grant Otel’e düzenlenen bombalı saldırıda 5 kişi öldü; hedef, İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher’dı. 1994’te ateşkes ilan eden IRA, 1998’deki Good Friday Anlaşması’yla silahsızlandı ve 2005’te silahlı mücadeleyi bıraktığını açıkladı.
ETA ve Bask Bölgesi: İspanya’daki Bağımsızlık Mücadelesi
ETA (Bask Vatanı ve Özgürlüğü), 1959’da Franco diktatörlüğüne karşı kuruldu. Bask bölgesinin bağımsızlığı için mücadele eden örgüt, 1968’de ilk cinayetini işledi. 1973’te Franco’nun varisi Carrero Blanco’yu öldüren ETA, dünya suikast tarihine geçti. 1980’de 118 kişiyi öldürerek en kanlı yılını yaşadı; ancak halk desteği azaldı. 2004’te Madrid tren saldırılarında 191 kişi öldü; ETA suçlansa da sorumlunun El Kaide olduğu ortaya çıktı. 2006’da ETA, 38 yıl sonra kalıcı ateşkes ilan etti; ancak öncesinde 800’den fazla can aldı.
Kızıl Ordu Fraksiyonu: Soğuk Savaşın Terör Örgütü
Almanya’da 1960’ların sonunda kurulan Kızıl Ordu Fraksiyonu (Baader-Meinhof Çetesi), radikal sol bir örgüttü. 1968’de Andreas Baader ve Gudrun Ensslin’in Vietnam Savaşı’nı protesto için bir mağazayı yakması, örgütün doğuşunu işaret etti. Filistin Kurtuluş Örgütü’nden eğitim alan grup, 1972’de banka soygunları ve bombalı saldırılar düzenledi. 1977’de Lufthansa uçağını Mogadişu’ya kaçıran teröristler, tutuklu üyelerin serbest bırakılmasını istedi. İsrail operasyonuyla eylemciler öldürüldü; aynı gün Baader, Ensslin ve Jan-Carl Raspe hücrelerinde ölü bulundu. Resmi açıklama intihar olsa da öldürüldükleri iddiaları sürüyor. Örgüt, 1998’de dağıldığını açıkladı.
11 Eylül Saldırıları: Terörün Küresel Zirvesi
11 Eylül 2001, uluslararası terörizmin zirvesi oldu. El Kaide’nin ABD’deki İkiz Kuleler’e düzenlediği saldırılar, Amerikan rüyasının simgelerini yıktı. ABD, tarihinde ilk kez kendi topraklarında vuruldu. İntikam duygusuyla hareket eden Amerikan yönetimi, “Büyük Orta Doğu Projesi” ve “demokrasi ihracı” gibi kavramlarla yeni bir dünya düzeni kurmayı hedefledi. Ancak bu süreç, terörle mücadelenin daha karmaşık hale gelmesine neden oldu.
Sonuç: Terörün Küresel Etkisi ve Çözümsüzlüğü
Terör, modern dünyada uluslararası siyaseti şekillendiren bir olgu olmaya devam ediyor. King David Oteli’nden 11 Eylül’e, IRA, ETA ve Hamas gibi örgütlerin eylemleri, etnik, dini ve ideolojik çıkarların terörü nasıl beslediğini gösteriyor. Güçlü ülkelerin “terör” tanımını kendi çıkarlarına göre yapması, sorunu çözümsüz bırakıyor. Terörün kırmızı hatları, insanlık için hâlâ büyük bir sınav.
Anahtar Kelimeler
TerörTanımı, KingDavidSaldırısı, FilistinDirenişi, MünihKatliamı, SabraŞatilla, İntifadaHamas, IRAKuzeyİrlanda, ETABaskBölgesi, KızılOrduFraksiyonu, 11EylülSaldırıları